JÜPİTER


Jüpiter, Güneş Sistemi'nde en büyük gezegendir. Güneş'ten uzaklığa göre 5 sırada yer alır. Ana asteroid kuşağından sonra yer alır.
Jüpiter çok çok eski zamandan beri gökyüzünde kendini belli etmiştir. Çoğu bilim adamı Jüpiter'i bir yıldız olarak görmüştür. Jüpiter'in yalnızca parlak bir yıldız değil, üzerinde değişik koyulukta kuşakların seçilebildiği dairesel görünümde bir cisim olduğunu ilk fark eden 1610 yılında Galileo Galilei oldu. Galilei aynı zamanda Jüpiter'in en büyük dört uydusunu keşfetti ve Dünya dışındaki bir gezegenin kendi etrafında dönen uyduları olabileceğinin bu ilk kanıtını, Kopernik'in o güne dek yaygın kabul görmeyen güneşmerkezli teorisini desteklemek için kullandı.

142.984 km'lik çapı ile Güneş Sistemi'nde Güneş'ten sonra en büyük cisimdir. Yoğunluğu suyun yoğunluğundan 1.33 kat fazladır. Dünya'dan bakıldığında gökyüzünde Venüs'ten sonra en parlak 2. gezegendir.
Bu dev gezegenin Güneş'ten ortalama uzaklığı 778.742.600 km'dir. Güneş ışıkları Jüpiter'e 43 dk sonra ulaşmaktadır. Bu uzak yörüngede dönen Jüpiter'in bir yılı 12 dünya yılına eşittir. Yani Dünya 12 kez Güneş etrafındaki turunu tamamlarken, Jüpiter 1 turunu tamamlamaktadır. Güneş'ten bu kadar uzak bir gezegen için 1 yılın 12 yıla eşit olması normaldir. Ancak, çap bakımından Dünya'dan 11 kat daha büyük bu gezegende bir gün sadece 10 saat sürüyor. Dünya'da 24 saat bir günken burada 10 saat bir gün. Bu dev gezegen için kendi ekseninde dönüş hayli yüksek oluyor.

Jüpiter'in eksen eğikliği 3.13 derecedir. Dünya'nınki ise 23 derecedir. Bu oranla Jüpiter, neredeyse hiç eğilmiyor.
Jüpiter bir gaz devidir. Jüpiter benzeri gezegenlerin kabaca Güneş'i ve benzer yıldızları oluşturan maddeleri bu yıldızlardakine yakın oranlarda içerdiği düşünülür. 20. yüzyıl başlarından itibaren, gezegenlerin çap, kütle, yoğunluk, kendi etrafında dönme hızları, uydularının davranışları gibi verilerden yola çıkılarak iç yapıları hakkında ortaya atılan görüşler, daha sonra tayfölçümsel çalışmalarla ve son otuz yıl içinde gerçekleştirilen birçok uzay aracı araştırması ile zenginleştirilmiş ve günümüzde oldukça tatminkar modeller geliştirilmiştir.

Bu bilgiler çerçevesinde, Güneş Sistemi'nin ilksel bileşimine paralel biçimde Jüpiter'in kütlesinin büyük kısmını Hidrojen ve Helyumun oluşturduğu varsayılır. Hidrojen/Helyum kütle oranı 75/25 civarındadır. Daha ağır elementlerin Güneş Bulutsusu içindeki toplam payı % 1 iken, hafif bir zenginleşme ile Jüpiter'de % 3-4½ arasında olabileceği hesaplanmaktadır. Bu sonuca, gezegenin gözlenen basıklığının 10-15 Yer kütlesinde yoğun bir çekirdeğin varlığı ile açıklanabilmesi üzerine varılmıştır. Jüpiter'i oluşturan yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır, Bunlar;

Jüpiter'in merkezinde demir ve ağır metallerle birlikte bunların çevresinde daha hafif elementleri içeren bir 'buz' ve 'kaya' tabakasının oluşturduğu çekirdek bulunur. Bu noktada sıcaklık 20.000 K'dir. basınç 100 megabara (100 milyon atmosfer) yakındır. Yüksek basınçlar nedeniyle yoğunluğu 20 g/cm3 olan bu katmanın yarıçapı 10.000 km'den küçüktür.

Bu çekirdeğin hemen üst kısmında metalik hidrojenden oluşmuş 40.000 km kalığında manto tabakası yer alır. Hidrojen, 3 ila 4 Mbar'dan daha yüksek basınçlarda devreye giren Van Der Waals kuvvetlerinin etkisi ile moleküler yapısını kaybederek metalik özellikler kazanır, ısıl ve elektriksel iletkenliği çok artar. Manto tabakası, merkezden itibaren gezegen yarıçapının ¾'üne dek uzanır, Jüpiter'in hacminin yarıya yakınını, kütlesinin ise çok büyük çoğunluğunu oluşturur. Bu alandaki metalik hidrojenin sıvı nitelikte olduğu, yoğunluğunun dıştan içe doğru 1'den 5'e kadar (su = 1) yükseldiği sanılmaktadır.

Mantonunda dışında 20.000 km kalınlığında moleküler hidrojen (H2) tabakası bulunur. Gezegenin yüzeyine yaklaşıldıkça basınç, ısı ve yoğunluk düşer, hidrojen sıvıdan gaza dönüşür ve giderek atmosfer tabakasına geçilir.

Bu katmanlar arasında kademeli bir geçiş vardır. Bu durumda Jüpiter'in çekirdeğindeki sıcaklık bir tür akım yoluyla yüzeye ulaştırılır. Yüzeyde sıcaklık ortalama -145°C'dir.


Uzaktan bakıldığında, Jüpiter yüzeyinin özellikle ekvatora yakın enlemlerde belirginleşen ardışık koyu ve açık renkli bulut kuşaklarından oluştuğu görülür. Atmosferin en üst katmanlarındaki bulutlar kristal halindeki amonyak ve su parçacıklarından oluşur. Atmosferin derinliklerine doğru, yoğuşma sıcaklıklarına göre değişik bileşiklerin meydana getirdiği bulutlar, tabakalar halinde birbirini izler. Atmosferde dikey ve yatay doğrultuda yoğun bir hareketlilik gözlenir, 600 km/saat hıza ulaşan rüzgârlar nadir değildir.


15.000×25.000 km boyutları ile yerküreyle karşılaştırılabilecek büyüklükteki Büyük Kırmızı Leke'nin çok uzun ömürlü dev bir 'fırtına' alanı vardır. Bu alan Jüpiter keşfedildiğinden beri vardır ancak şu anda Jüpiter etrafında dönen Juno uzay aracı bu fırtınanın giderek küçüldüğünü bildirmiştir.


Jüpiter'in çok ince halkaları bulunmaktadır. 1973 yılında Pioneer 10 (Öncü 10) tarafından çekilen fotoğraflarda Jüpiter'in halkası olabilir mi? sorusu gelmişti, Asıl halkaların kesinliği ise 1979 yılında Voyager 1 ve 2 uzay araçları tarafından çekilen fotoğraflarda ispatlanmıştı. Satürn‘ün halkaları gibi Jüpiter halkaları da, toz denebilecek mikroskopik boyutlardan, onlarca metre büyüklüğe kadar değişen çeşitli boylarda çok sayıda parçacığın bir araya gelmesinden oluşurlar. Bu parçacıklar bir bulut oluştururcasına birbirinden bağımsız hareket eder ve her biri gezegen etrafında kendine ait bir yörünge izler. Satürn halkaları ile karşılaştırıldığında, Jüpiter'in halkalarının birçok yönden farklı olduğu görülür. Jüpiter halkalarının çok daha silik olmalarının ve zor gözlenmelerinin nedeni, kendilerini oluşturan toplam madde kütlesinin çok daha az olmasının yanı sıra ışık yansıtıcılıklarının da sınırlı olmasıdır. Jüpiter halkaları, 0,05 gibi bir yansıtılabilirlik derecesi (albedo) derecesi ile üzerine düşen Güneş ışığının büyük bir kısmını soğurur ve karanlık görünürler.

Jüpiter Güneş Sistemi içinde en güçlü manyetik alana sahip gezegendir. Dünya ile karşılaştırıldığına 19.000 kat daha güçlü bir alandır. Elektrik iletkenliği çok yüksek olan bu bölgedeki elektronların akımı, Jüpiter'in kendi çevresindeki hızlı dönüşünün etkisi ile güçlü bir manyetik alan oluşturur. Bu alanın etkisi ile Jüpiter, dev bir manyetosfere sahiptir. Bu manyetosfer, Güneş rüzgârı adı verilen ve Güneş kökenli hızlı parçacıkların oluşturduğu plazma akımının, gezegenin manyetik alanın etkisi ile saptırılarak engellendiği bölgedir. Manyetosferin en dışında, plazma akımının hızla yavaşlayarak hızının ses hızının altına indiği ve yön değiştirdiği bir şok dalgası gözlenir. Bu alan Jüpiter'in 7 milyon kilometre uzağına kadar etkisini göstermektedir.


Bütün fiziksel özelliklerini ele aldığımızda Jüpiter'de yaşam imkansızdır. Ancak uydularında değil; Jüpiter'in 79 tane uydusu vardır. Bunlar;

Uzaklıklarına Göre Uydular:
1- Metis
3- Amalthea
4- Thebe
5- İo
6- Europa
9- Themisto
10- Leda
11- Himalia
12- Ersa
13- Pandia
14- Lysithea
15- Elara
16- Dia
17- Carpo
18- S/2003 J 12
19- Valetudo
20- Euporie
21- Eupheme
22- S/2003 J 18
23- S/2010 J 2
24- Thelxinoe
25- Euanthe
26- Helike
27- Orthosie
28- S/2017 J 7
29- S/2016 J 1
30- S/2017 J 3
31- Iocaste
32- S/2003 J 16
33- Praxidike
34- Harpalyke
35- Mneme
36- Hermippe
37- Thyone
38- S/2017 J 9
39- Ananke
40- Herse
41- Aitne
42- S/2017 J 6
43- S/2011 J 1
44- Kale
45- Taygete
46- S/2003 J 19
47- Chaldene
48- Philophrosyne
49- S/2003 J 10
50- S/2003 J 23
51- Erinome
52- Aoede
53- Kallichore
54- S/2017 J 5
55- S/2017 J 8
56- Kalyke
57- Carme
58- Callirrhoe
59- Eurydome
60- S/2017 J 2
61- Pasithee
62- S/2010 J 1
63- Kore
64- Cyllene
65- S/2011 J 2
66- Eukelade
67- S/2017 J 1
68- S/2003 J 4
69- Pasiphae‡
70- Hegemone
71- Arche
72- İsonoe
73- S/2003 J 9
74- Eirene
75- Sinope
76- Sponde
77- Autonoe
78- Megaclite
79- S/2003 J 2

Jüpiter'e gönderilen araçlar;
Pioneer 10 - 1973
Pioneer 11 - 1974
Voyager 1 - 1979
Voyager 2 - 1979
Ulysses - 1990
Galileo - 1994
Cassini - 2000
New Horizons - 2007
Juno - 2016



Okuduğunuz için Teşekkürler.

TUBM 2018

Yorumlar

Popüler Yayınlar