IO



IO
Jüpiter'in 67 uydusundan en büyük 3. uydusudur. (Io, okunuşu: 'Ayo') Güneş Sisteminde ise 4. büyük uydudur. Galileo Galilei tarafından 1610 yılında keşfedilmiş ve 4 Galilei uyduları içinde gezegene en yakın olması sebebiyle Jüpiter'in 'I' numaralı uydusu olarak adlandırılmıştır. Güneş Sistemindeki sayılı aktif uydulardan olduğu gibi yüzeyinde neredeyse hiç su yoktur.
3642 km'lik bir çapa sahiptir. Bu uyduda 400'den fazla aktif yanardağ bulunmaktadır. Bu durum uyduyu, Güneş Sistemindeki en aktif jeolojik nesne yapmaktadır. Bu kadar fazla yanardağın sebebi Jüpiter'in güçlü çekim etkisinden kaynaklanmaktadır. Diğer uyduların etkisi de olmaktadır tabi ki. Oluşan gelgitler sonucunda kabuğun altındaki sülfür ve kükürt dioksit gidip gelip gidip gelip, yüzeyin üstüne bu yanardağlardan çıkmaktadır. Yanardağların çoğu Dünya'nın en yüksek dağı olan Everest'ten bile daha yüksektir. Diğer uydular gibi su buzu ve kayalardan oluşmak yerine, Io öncelikle erimiş bir demir-demir sülfid çekirdeğini çevreleyen silikat kayaçlardan oluşmaktadır. Io'nun yüzeyinin çoğu, kükürt ve kükürt dioksit ile donmuş geniş ovalardan oluşmaktadır. Dünyada Asit Yağmurlarının Kükürt Dioksit olduğunu biliriz. Bu sebeple Io'da zehirlenmek istemiyorsak yaşam aramak pek doğru olmaz.
Io'nun volkanizması, normalden farklıdır. Lav akıntıları büyük yüzey değişiklikleri üretmektedir. Yüzeyi çeşitli allotrop ve kükürt bileşiklerine bağlı olarak sarı, kırmızı, beyaz, siyah ve yeşil tonlarında gözükmektedir. 500 km uzunluğunda çok sayıda kapsamlı lav akışı yüzeyin rengini değiştirmektedir. Bu zehirli gazlar sonucunda Io'nun oldukça ince bir atmosferi bulunmaktadır. Io'nun yörüngesinin yakınından geçen ilk araçlar Pioneer 10 ve 11 Io'nun uzaya çok yüksek radyasyon yaydığını bildirdi. Bu radyasyon öyle güçlü ki günümüzde dahi fırlatılan ve Io'u ziyaret eden uzay araçları istenen net bir fotoğrafı Dünya'ya yollayamadı.
Io, Jüpiter'den 421.700 km uzaklıkta, 42.5 saat süren bir yörüngesi bulunmaktadır. Io'da aynı bizim uydumuz Ay gibi sürekli Jüpiter'e bir yüzü dönüktür. Eğer Jüpiter'de olsaydık Io'nun diğer yüzünü Jüpiter'den asla göremeyecektik.

Io'nun manyetik alanı çok güçlüdür. Bu güç 400.000 voltluk bir enerji üretmektedir. Io'nun Jüpiter'e yakın olması sebebiyle Jüpiter'in manyetik alanını en fazla etkileyen cisimdir. Ayrıca oluşan yanardağ patlamaları ince atmosferi geçerek Jüpiter'in çevresinde ince bir halka oluşturmaktadır. New Horizons uzay aracı bu patlamayı resmetmeyi başardı.
Uzay araçlarının termal görüntüsü; Yüzey sıcaklığını -163°C olarak hesaplamıştır. Yanardağların patlama sıcaklığı ise 1726°C olduğu tahmin edilmektedir.

Io'ya ilk gönderilen uzay araçları 1973'te Pioneer 10 ve 11 olmuştur. Bu araçlar Io'nun yoğunluğunu ve çok güçlü radyasyon yaydığı bilgisini vermiştir. 1979'da Voyager 1 ve 2 uzay sondaları Io'u ziyaret etmiştir. İlk detaylı fotoğrafları bu iki araç göndermiştir. Ayrıca çekilen fotoğraflar karşılaştırıldığında yüzey şekillerin değişmesi ile aktif bir uydu olduğu anlaşıldı. En detaylı bilgileri 1997'de Galileo uzay aracı aktarmıştır. Galileo Io'nun yer kabuğu, atmosferi ve kaç yaşında olduğuna dair net bilgiler gönderdi. 2000 yılında Cassini Io'nun uzağından geçse de fotoğrafını çekmeyi başardı. 2007 yılında New Horizons uzay aracı Io'nun yanardağı patlarken ve bu patlamadan uzaya saçılan toz ve kayaların fotoğrafını çekti. Şu anda ise Juno uzay aracı termal kameralar ile Io'da oluşan yüzey değişikliklerinin fotoğrafını çekiyor. 2030 yılında JUICE, 2031 yılında IVO adlı uzay araçları Jüpiter'in uyduları hakkında bilgi aktarmaya devam edecek.

Okuduğunuz için teşekkürler.

TUBM 2018

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar